Çocuğu saygı ile karşılamak, sevgi içinde büyütmek, özgür bırakmak...
Rudolf Steiner
Her çocuk eşsiz, dokunulmaz bir bireydir
Her çocuk farklı yetenekleri, eğilimleri, ilgileri ve engelleriyle kendini geliştirmek isteyen ve kendi öz yolunu bulmaya çalışan bir birey olarak dünyaya gelir. Bu anlamda eşsiz, biriciktir. Her Çocuk Bir Evren olarak her çocuğun eşsizliğinin olduğu gibi kabul edilmesi ve her çocuğa karşı sevgiyle ile ilgi gösterilmesini benimsedik.
Çocukların neye ihtiyacı var?
Erken çocukluk döneminde çocuklar bilişsel veya didaktik “öğretime” henüz hazır değildir. Erken çocukluk dönemindeki öğrenmenin öznel doğasını en iyi şekilde desteklemek için, yaşam alanının şekillendirilmesi gerekmektedir. Bu dönemin öğrenme şekli, çocuğun çevresini bedeni aracılığı ile ayrıntılı ve mümkün olduğunca bağımsız ve doğrudan deneyimlemesi ile gerçekleşir. Bu ortamın duyusal ve dokunsal olarak çocuğu beslemesinin yanı sıra ortama egemen olan düzen ve güvençocuğun hem kendi bedenine hem de dünyaya kök salmasını sağlar.
Mekansal olarak düzen ve güvende olduğu gibi yetişkinler tarafından yaratılacak zaman akışının düzeni ve güvenirliliği de çok önemlidir. Günlük, haftalık, aylık ve mevsimsel akışın belli bir ritimde birbirine bağlantılı bir düzen içerisinde yaşatılması çocuk üzerinde rahatlatıcı ve hatta şifa verici bir etki yaratır.
Her insan kendi kendinin eğitmenidir. Çocuk taklit yoluyla öğrenir. Bu anlamda çocukların çevrelerinde anlamlı ve gerçek işler yapan taklit edebileceği rol modellerin olması çok önemlidir. Çocuğun yaşadığı dünyanın bir anlamı olduğunu ve bunların bir şekilde birbirine bağlı olduğunu deneyimleme ihtiyacı vardır. Yaşam becerileri kazandıran ve çocuğun içsel motivasyonu geliştiren günlük eylemlerimiz temel ev işleri, bahçeye ve yaşadığımız çevreye bakmak, ekmek yapmak, mevsimsel ritimlerin de eşliğinde üretim yapmak (turşu kurmak, zeytin kurmak, marmelat yapmak gibi) ve el işleridir. Amacımız örnek oluşturacak günlük eylemlere kendilerinin doğrudan katılması, izlemelerini, olayların mantığını, birbiriyle bağlantılarını söze gerek olmadan görerek ve yaşayarak anlamalarını sağlamaktır.
Oyun çocuğun ana işidir. Oyunda çocuk kendisidir. Dış kurallardan bağımsız, hiçbir amaca ve emre hizmet etmez, sadece kendi dürtüsüne kulak kabartır. Oyunun konusunu ve içeriğini kendi içinden aldığı için oynarken kendisiyle örtüşür, birdir. Bu nedenle dışarıdan bir yetişkinin oyun kurmasına ve yönlendirmesine ihtiyacı yoktur. Özgür ve serbest oyun sırasında çocuk, dünyaya dair deneyimlerini içselleştirir. Yapılandırılmamış materyaller (kestane, kozalak, tahta parçaları, dallar, kumaş parçaları vb.) ile oyun çocuğun kendi içsel dünsyasından gelen, hayal gücünden doğan çocuğun yaratıcı potansiyelinin gelişimi için de önemlidir.
Günlük ritim içerisinde çocukların hikaye ve masal dinlemeleri onların hem hayal güçlerini beslemenin yanı sıra dil gelişimlerini desteklemektedir. Anlatılan hikaye ve masallar çocukları, duyduklarını oyunbaz bir yaratıcılıkla hayata geçirmek ve dönüştürmek için teşvik eder. Yuvamızda şarkıların, masalların, parmak oyunlarının ve tekerlemelerin büyük önemi vardır. Her gün anlamlı öykülerin ve masalların anlatılması ve birlikte okunması; çocukların konuşmasına, kendini ifade etmesne izin verilmesi, zaman tanınması, hemen düzeltme yapılmaması, dinlemeye zaman ayrılması çok öenmlidir. Böylece çocuklarda hem okuma sevinci ve okuma yeteneği gelişir, hem de dili oynayarak öğrenir ve kendilerini anadillerinde rahatça ifade edebilme duygusunu yaşarlar.
Bahçede ve doğada zaman geçirmek, düzenli yürüyüşler, bahçede oynama ve çalışma, koşma, tırmanma, dans etme gibi faal hareket edebilmesine çok önem verilir.
Çocukların, yaşamlarının ilk 6-7 yılında, bir okula değil, “yuva”ya ihtiyaçları vardır. Yuva çocukların temel yetkinliklerini geliştirmeye hizmet etmelidir:
- Bedensel ve devinimsel yetkinlik
- Duyusal ve algısal yetkinlik
- Dil yetkinliği
- Hayalgücü ve yaratıcılık yetkinliği
- Toplumsal yetkinlik
- Motivasyon ve yoğunlaşmada yetkinlik
- Etik ve ahlaki değerlerde yetkinlik
Waldorf Pedagojisinden esinlenen yuvamız çocukların bu yetkinliklerini geliştirebilmesi için uygun çevrenin, taklit edilebilecekleri yetişkinlerle birlikte, yaşam becerileri geliştirebilecekleri anlamlı eylemlerin bir ritim ve düzen ile yapılması yaklaşımını benimsemiştir. Bu şekilde çocuklarda öz benlik gelişimi ve içsel motivasyon gelişimi güçlenmekte ve okul için gereken sağlam temelleri atılmaktadır.
WALDORF ERKEN ÇOCUK EĞİTİMİ
Steiner/Waldorf Erken Çocukluk Eğitimi Temel Özellikler
Her bir çocuğun ve bütün olarak insanlığın gelişim ve geleceği yaşamın ilk yedi yılındaki sağlıklı deneyimlere bağlıdır. Sağlıklı gelişimi destekleyen de neşe, merak ve saygıyı yücelten sevgi dolu samimi bir ortam ve çocuğa rehberlik etmektir. Küçük yaştaki çocuklarla çalışmanın en temel unsuru ise eğitmenin ile tutumudur çünkü çocuk eğitmeni örnek alarak onu taklit eder. Bu yüzden Waldorf eğitmeninin görevi sürekli bir araştırma ve kendini geliştirme sürecini gerektirir. (Bunlara antropozofik çalışma, meditasyon uygulamaları, sanatsal ve pratik etkinlikler dahildir).
Waldorf yuvalarında ve aile-çocuk merkezlerinde daha ileriki öğrenme dönemlerine ve sağlıklı gelişime yönelik temeller atılır. Sağlıklı gelişim ile ömür boyu süren fiziksel, sosyal, duygusal, zihinsel/entellektüel ve ruhsal gelişim kastedilir.
İnsanın bireyselliğinin gelişimi anlayışına dayanan bu eğitim, çocukluk onurunu korur ve ona saygı gösterir. Bu eğitimin içeriğinde çocuğun doğum öncesinden başlayıp yürüme, konuşma ve düşünme yetilerinin gelişmesini de kapsayan 7 yaşa kadar süren katmerli gelişimiyle ilgili kavrayış bulunmaktadır.
Waldorf erken çocukluk eğitimindeki aktiviteler çocukların yaşa dayalı gelişim ihtiyaçlarını göz önüne alır. Bunu yaparken ilk üç yaşta iradeye yönelik fiziksel aktiviteye; erken çocukluğun ortasında ise hayali oyunlara odaklanır. Öğrenmeye yönelik daha bilişsel bir yaklaşım ise çocuk ilkokula başladıktan sonra devreye girer.
Eğitim Prensipleri
Waldorf prensiplerine dayanan programlar coğrafya, kültür, çocuk sayısı, yaş grubu ve bireysel öğretim yaklaşımına göre farklılık gösterebilir. Ancak farklılıklarına rağmen, ortak noktaları belirli bazı temel özelliklerdir:
- Her çocuğa karşı sevgiyle ilgi gösterilmesi ve her çocuğun olduğu gibi kabul edilmesi
- Küçük yaştaki çocukların temel etkinliği olan, basit malzemelerle kendi kendine oyun başlatmasına imkan tanınması. Çünkü çocuğun işi, oyundur ve ancak bu tip oyunlarla uğraşırken yaşadığı deneyimleri anlayıp sindirebilir.
- Çocukların taklitle, farklı duyusal izlenim ve deneyimlerle, fiziksel hareketle öğrendiklerinin farkında olunması. Etrafını keşfetmek, fiziksel ve sosyal çevresini aktif bir şekilde deneyimlemek çocuğun doğal eğilimidir. Çocuğun bulunduğu çevre sınırları olan, belli bir yapı ve koruma sunan bir ortamdır ancak aynı zamanda risk almasını ve zorluklarla karşılaşma olanağı da sunar.
- Çocuğun dünya ile sağlıklı bir ilişkisi kurmasına destek olmak için sanal deneyimlerden ise gerçek deneyimlere odaklanılması
- Hayalgücü ve yaratıcılığın sağlıklı bir biçimde gelişmesi için masal-öykü anlatma, müzik, çizim-resim, ritmik oyunlar, şekillendirme gibi sanatsal aktiviteler
- Mutfak ve bahçe işleri, elişleri ve ev işleri gibi anlamlı uygulamalı işler çocukların insani kabiliyetlerinin açığa çıkmasına olanak yaratır. Bu noktada vurgulanan, öğrenme çıktılarından ve sonuçlardan çok yaşam süreçleridir.
- Çocuğa güven veren, kurulan ilişkilerin anlamını ve yaşamın birlik ve bütünlüğünü hissettiren gün, hafta ve yıl boyunca öngörülebilir ritmik düzenler. Mevsimsel kutlamalar ve diğer festivaller kültürel ve coğrafi koşullara göre kutlanır.
Çocuk gelişiminin en sağlıklı şekilde olabilmesi için ana-babalar, eğitmenler ve çocuklar arasında sağlıklı sosyal ilişkilerin kurulduğu bir topluluk gerektiğinin farkındayız. Çabalarını dünya çapında kültürel bir dürtünün bir parçası olarak gören Waldorf eğitmenleri de bakımını üstlendikleri çocukların çevresinde böylesi bilinçli ve dayanışmacı topluluklar oluşturmak için uğraşmaktadır.
Waldorf yuvasının sahip olması gereken temel özellikler olarak kabul ettiğimiz bu ilkeler, 32 ülkede görev yapan erken çocukluk eğitmenleri ve asistanlarından oluşan IASWECE Konsey üyeleri tarafından hazırlanmıştır. Umarız bu doküman, dünya çapında Waldorf erken çocukluk programı geliştirmeye çalışanlara yardımcı olacak bir kaynak olur.
Kaynak: IASWECE – International Association for Steiner/Waldorf Early Childhood Education / Uluslararası Steiner/Waldorf Erken Çocukluk Eğitimi Derneği http://www.iaswece.org/waldorf-education/what-is-waldorf-education/
Çeviri: Özge Somersan http://yakaoyunevi.com/waldorf-pedagojisi/
Eğitim Sanatı Dostları Derneği http://www.egitimsanatidostlari.org/
Freunde der Erziehungskunst Rudolf Steiners https://www.freunde-waldorf.de/en/home/
International Association for Steiner/Waldorf Early Childhood Education http://www.iaswece.org/home/
Online Waldorf Kütüphanesi http://www.waldorflibrary.org/
ÖNERİ KİTAPLAR
Waldorf Yöntemiyle Çocuğumu Büyütüyorum; Barbara J. Patterson, Pamela Bradley; Kaknüs Yayınları
Çocuğunuzun İlk Öğretmeni Sizsiniz; Rahima Baldwin Dancy; Kanüs Yayınları
Daha Sade Bir Hayat; Kim John Payne, Lisa M. Ross, Doğan Kitap
Waldorf Yöntemiyle Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir? (2-4 Yaş); Janni Nicol, Christopher Clouder, Kaknüs Yayınları
Eğitim Sanatı Dostları Derneği Rudolf Steiner Kitapları’nı Eğitim Sanatı Dostları Derneği'nden temin edebilirsiniz:
- Çocukluğunu Yaşama Hakkı, Bir İnsan Hakkı – 3: İyi Bir Çocuk Eğitimi
- Çocukluğunu Yaşama Hakkı, Bir İnsan Hakkı – 4: Çocukluk Dilsizleşti – Medya çağında dil yitimi ve dilin desteklenmesi
- Çocukluğunu Yaşama Hakkı, Bir İnsan Hakkı – 6: Çocukların Masallara İhtiyacı Var
- Çocukluğunu Yaşama Hakkı, Bir İnsan Hakkı – 7: Çocuklar ve Bilgisayar- Waldorf pedagojisinin görüşleri
- Çocukluğunu Yaşama Hakkı, Bir İnsan Hakkı – 8: Davranış Bozukluğu Mu Yoksa Davranış Özgünlüğü Mü?
- Çocukluk – Eğitim – Sağlık, 3-9 Yaş grubu için Waldorf Pedagojisinin ana hatları
- Çocukların Neye İhtiyacı Var?